İş hayatında farklılaşmak için “İtibar Yönetimi”
BOSİAD’ın konuğu olan İtibar Yönetimi Danışmanı Salim Kadıbeşegil, online ortamda sanayicilere özellikle kriz dönemlerinde itibar yönetimini anlattı.
Şirketlerin hedeflerinde kâr, ciro, ihracat gibi rakamlar hep ilk sıralarda yer alır. Ve stratejiler bunları temel alarak oluşturulur. Ancak, dünyanın belirsizlik içinde olduğu ve ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı bu dönemi, şirketlerin en az hasarla ve itibarlarını koruyarak atlatmaları daha büyük önem taşıyor. Bu noktada, üyelerini konunun uzmanlarıyla buluşturmaya devam eden BOSİAD, son olarak İtibar Yönetimi Danışmanı Salim Kadıbeşegil’i konuk etti.
BOSİAD Başkanı Rasim Çağan’ın moderatörlüğünde sanayicilerle video konferans yoluyla bir araya gelen Kadıbeşegil, “İtibar Yönetimi” kavramının önemi ve özellikle kriz dönemlerinde iş dünyası temsilcilerinin bu konuda yapması gerekenlere ilişkin bilgiler verdi.
“AKLIN DEĞERLİ OLDUĞU BİLGİ ÇAĞINDAYIZ”
Programın açılışında konuşan BOSİAD Başkanı Rasim Çağan, bugünlerde daha önce hiç karşılaşılmayan bir krizin yaşandığı söyledi. İptal edilen siparişler, teslim edilemeyen ürünlerin stok maliyeti ve nakit akışında yaşanan bozulmalara karşı şirketlerin itibarlarını nasıl koruyacaklarının fazlasıyla önem kazandığını belirten Çağan, “Genelde böyle durumlarda bazı şirketler tasarruf tedbirlerine önce çalışanlarından başlamaktadır. Oysa arazinin, makinenin, binanın değil, aklın daha değerli olduğu bilgi çağındayız. Çalışanının ve toplumun gözündeki itibarı kaybetmemek, itibarlı şirket olmak çok önemli” dedi.
BU BİR KRİZ DEĞİL KAOS!
Bugünlerde yaşananları bir kriz değil de kaos ortamı olarak nitelendiren Salim Kadıbeşegil de şunları söyledi: “Krizler yönetilebilir ama kaoslar yönetilemez. Bir belirsizlik yaşıyoruz, nasıl ve ne zaman sona ereceği belli değil. Ortadaki toz bulutu bizi oradan oraya savuruyor. İş hayatı çerçevesinden baktığımızda ise böyle dönemlerde şirketlerin itibarlarını korumaları daha da önemlidir. İtibar yönetiminin en önemli göstergeleri ise güvenilir ve saygın olmaktır. Bunun için de değerlerimizin, günlük hayatın içindeki kararlara yansıması gerekir. Değerler dediğimiz meseledeki en önemli faktörlerden bir tanesi de çalışanlardır. ‘Çalışan odaklı bir şirketiz, çalışan memnuniyetini önemseriz’ gibi değerlerimiz var ise bunları davranışlarımızla da göstermek durumundayız ki karşılığı itibar olarak bize gelsin.”
İTİBARIN ÇEPERLERİNİ OLUŞTURAN DUVARLAR…
Şirketlerin; çalışanları, tedarikçileri ve diğer paydaşları ile nasıl bir iletişim içinde olduğunun, böyle dönemlerde daha fazla öne çıktığını kaydeden Kadıbeşegil, “Şirketlerin başta çalışanları ve tedarikçileri olmak üzere, belli değerler üzerinden iletişim ve ilişkilerini sürdürmeleri gerekir. Toplum da şirkette o değerleri aramaktadır. Bu değerleri; dayanışma, karşılıksızlık, sahicilik, vefa, adaletli olmak, şefkatli ve cömert olmak, kanaatkar olmak, saygı, şeffaflık ve hesap verebilirlik olarak sıralayabiliriz. Bu değerlerin hepsi de çok önemli, ancak itibarlı olmak istiyorsak aralarından 3-4 tanesini özellikle seçip, itibarımızın çeperlerini oluşturan duvarlar olarak örmemiz gerekir” diye konuştu.
“ÇALIŞANLAR İNSAN KAYNAĞI DEĞİL, İNSAN KIYMETİDİR”
Konuşmasında, çalışanların mutluluğu kavramına da vurgu yapan Kadıbeşegil şöyle devam etti: “Mutlu çalışan, şirket değerlerinin de elçisidir ve bu elçilik vazifesini bedava yapar. Çünkü çalıştığı şirket ile gurur duyuyordur. Fakat böyle dönemlerde o çalışanın mutluluğuna dokunamazsak, küser. Hayat normalleşince bu durum verimini etkiler, sizden kopup başka bir yere gitmesine bile neden olabilir. Bu küskünlüğe asla izin vermemek gerekiyor. Bu noktada da çalışanlarla doğru ve düzenli aralıklarla açık, şeffaf iletişim yönetimi, önemli bir sınavdır. Bu dönemde mesaimizi, çalışanları anlatmaktan daha akıllıca kullanamayız. Çalışanlara sadece bir insan kaynağı değil, insan kıymeti olarak bakmak ve bu kıymeti şirketin entelektüel sermayesinin omurgasına oturtmak çok önemlidir. Elimizde hazır bu entelektüel birikim varken, ne yapıp yapıp bunu kucaklamalıyız. Bu birikimin avcumuzun içinden kaçıp gitmesine izin vermemeliyiz. Aynı şey tedarikçiler, bayiler, iş ortakları için de geçerlidir. Çünkü bunların hepsi aynı ailenin bireyleridir. Finans politikalarındaki öncelikler ve yönetilme tarzı da bir itibar göstergesidir. Her bir kararın arkasında adil, etik, sorumlu ve hesap verilebilir ilkeleri ile donatılmış davranışların olması, şirketlerin itibarları ile çok yakından ilişkilidir.”
Kadıbeşegil ayrıca, bugün yaşananlardan sonra insanlığın yeni bir kültüre daha evrileceğini ve çevreye duyarlı, insan haklarına saygılı, kirlenmeye karşı önlemler alan ve bu yönde politikalar geliştiren şirketlerin daha itibarlı ve toplum tarafından kabul gören kurumlar olacaklarını ifade etti.