Programda konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MÜSİAD’a övgülerde bulundu. MÜSİAD’ın demokratikleşme konusunda kendilerine verdiği destekten söz eden Erdoğan, “Ülkenin sivil toplum örgütleri ve kurumları arasında ayrıma gitmeyiz. Hiçbir dernek ve vakfın arasında ayrımcılık yapmayız. Sivil toplum örgütlerinin demokratikleşme konusunda ortaya koyduğu tavrı yakından izliyoruz. MÜSİAD statükonun değil, sırtını devlete dayayan sermayenin değil milletin tarafında oldu.” diye konuştu.
28 Şubat soruşturmasıyla ilgili cadı avı yorumlarını eleştiren Erdoğan, “Cadı avı mağduru görmek isteyenler MÜSİAD'a baksınlar, Anadolu'ya baksınlar ne dediler? 'İrticacı sermaye' diye şirketleri kamu ve özel ihalelere almadılar, belli şirketlere, belli firmalara keyfice ceza kestiler. Teşvikler keyfi bir şekilde iptal edildi, o kadar ki şirketlerin ürünleri kara listeye alındı. CHP Genel Başkanı’nın telaffuzları oldu, 'ben darbelere karşıyım' dedi. Yargının son tasarrufları karşısında yine çark etti 'intikam' dedi, 'cadı avı' dedi. Çünkü 28 Şubatçılara borcu var diyeti var.” diye konuştu.
'ZULÜM KARŞISINDA ONURUNUZLA DİK DURURSANIZ KAYBETMEZSİNİZ'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun 28 Şubat soruşturması hakkında söylediği bazı sözlere dikkat çeken Başbakan Erdoğan, “Televizyon kanallarında biliyorsunuz ekonomik veriler akar, böyle giderse CHP Genel Başkanı’nın o anki duruşunu gösteren veri bantları yayınlanmaya başlanacak. CHP Genel Başkanı şu an demokrat, şimdi darbe sever, şu anda Ergenekon’un avukatı, şu saatte başörtüsünü savunuyor, çıkıyor '28 Şubat müdahalesi, 27 Nisan bildirisi, AK Parti'yi güçlendirmiştir' diyor. Zulüm karşısında onurunuzla, gururunuzla dik durursanız kaybetmezsiniz, onlar işte bunu hiç bir zaman anlamadı ve anlamayacaklar. 27 Mayıs’ta, 28 Şubat'ta, 27 Nisan’da CHP dik dursaydı milletin nezdinde bugünkü yeri böyle olmazdı ama hiç bir zaman dik durmadılar, müdahaleler karşısında eğildiler işte bu yüzden milletim bunlara tek başına iktidar vermedi ve ben inanıyorum ki milletim hiç bir zaman da vermeyecektir. “ şeklinde konuştu.
Güneydoğu’da sahte din adamları olduğunu belirten Erdoğan, “28 Şubat'ta olduğu gibi bugün de devşirme, sahte ve sahtekar din adamlarıyla iş yapmaya çalışan birileri var, özellikle Güneydoğu'da. Cuma namazı kılınıyor. Gitmiş ikinci bir cemaat oluşturmuşlar orada kılıyorlar, neymiş o devletin imamıymış, öbürü ne? O da Kürtlerin imamıymış, bizim dinimizde Kürt, Türk, Laz, Çerkez ayrımı var mı?" dedi.
BAŞBAKAN’DAN SUÇ DUYURUSU
28 Şubat sürecinde yaşanan ekonomik sıkıntılara da dikkat çeken Erdoğan, “28 Şubat'ın hemen ertesinde bir gecede faizin yükselmesiyle Türkiye yoksullaşmıştır, acaba kimler burada vurgun yaptı. Aslında işte onların hesaba çekilmesi lazım, o vurgunu yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyorum buradan.” Dedi
'ZULÜM KARŞISINDA ONURUNUZLA DİK DURURSANIZ KAYBETMEZSİNİZ'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun 28 Şubat soruşturması hakkında söylediği bazı sözlere dikkat çeken Başbakan Erdoğan, “Televizyon kanallarında biliyorsunuz ekonomik veriler akar, böyle giderse CHP Genel Başkanı’nın o anki duruşunu gösteren veri bantları yayınlanmaya başlanacak. CHP Genel Başkanı şu an demokrat, şimdi darbe sever, şu anda Ergenekon’un avukatı, şu saatte başörtüsünü savunuyor, çıkıyor '28 Şubat müdahalesi, 27 Nisan bildirisi, AK Parti'yi güçlendirmiştir' diyor. Zulüm karşısında onurunuzla, gururunuzla dik durursanız kaybetmezsiniz, onlar işte bunu hiç bir zaman anlamadı ve anlamayacaklar. 27 Mayıs’ta, 28 Şubat'ta, 27 Nisan’da CHP dik dursaydı milletin nezdinde bugünkü yeri böyle olmazdı ama hiç bir zaman dik durmadılar, müdahaleler karşısında eğildiler işte bu yüzden milletim bunlara tek başına iktidar vermedi ve ben inanıyorum ki milletim hiç bir zaman da vermeyecektir. “ şeklinde konuştu.
Güneydoğu’da sahte din adamları olduğunu belirten Erdoğan, “28 Şubat'ta olduğu gibi bugün de devşirme, sahte ve sahtekar din adamlarıyla iş yapmaya çalışan birileri var, özellikle Güneydoğu'da. Cuma namazı kılınıyor. Gitmiş ikinci bir cemaat oluşturmuşlar orada kılıyorlar, neymiş o devletin imamıymış, öbürü ne? O da Kürtlerin imamıymış, bizim dinimizde Kürt, Türk, Laz, Çerkez ayrımı var mı?" dedi.
BAŞBAKAN’DAN SUÇ DUYURUSU
28 Şubat sürecinde yaşanan ekonomik sıkıntılara da dikkat çeken Erdoğan, “28 Şubat'ın hemen ertesinde bir gecede faizin yükselmesiyle Türkiye yoksullaşmıştır, acaba kimler burada vurgun yaptı. Aslında işte onların hesaba çekilmesi lazım, o vurgunu yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyorum buradan.” Dedi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki terör sorununa değindi. "Terör meselesinde hem saldırılara hem de tahriklere boyun eğmeyeceğiz." diyen Erdoğan, "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni başlattığımız andan itibaren hem terör saldırıları hem de tahrikler ciddi şekilde yoğunlaştı. Bizim çözüm konusundaki kararlı duruşumuz karşısında PKK ve onun uzantısı olan siyasi parti ciddi şekilde tahrik, provokasyon ve nifak sürecini başlattı. Adeta bu meselenin çözülmemesi için ellerinden ne geliyorsa ortaya koydular. Biz bu meseleyi PKK’ya ve uzantılarına rağmen çözeceğiz. Benim Kürt kökenli kardeşlerimin temsilcisi BDP değildir. Partimin bölgeden aldığı oy, BDP’nin oyunun çok çok üzerindedir." ifadelerini kullandı.
"BDP bu sürece katkı vermek isterse çözümde olumlu rol oynamak isterse oturur konuşuruz." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Müzakereye açık olduğumuzu daha önce söylemiştik. Ama biz bölücü terör örgütüyle asla müzakere etmeyiz, onlarla mücadele etmeye devam ederiz. Bölücü terör örgütüne düşen görev; elindeki silahı bırakmasıdır. Güvenlik güçlerinden silah bırakılmasını isteyenler gaflet içindedir. Güvenlik güçlerinin görevi; o silahla hem terörle mücadele etmek, hem asayişi mazlum mağduru korumaktır. Bakıyorsunuz, terör örgütü ile Suriye’deki direnişçileri aynı kefeye koyacak kadar gaflet içerisindeler. Suriye’de parlamentoya girmek isteyen insanlara seçilme hakkı verilmediği gibi Baas rejiminin oradaki zulmü karşısında kalkıp bu insanlar acımasızca öldürülüyor. Türkiye’de bir Baas rejimi yok. Eğer varsa bunun tek numunesi CHP’dir. Ve uzantısı olan BDP Palamento’da, önü açık. Ama ne yazık ki bugün yaptıkları gibi tahriklere devam ederlerse, nifak sokma girişimlerine devam ederlerse, terör örgütüyle arasına mesafe koymazsa kaybeden kendileri olur. Bölücü terör örgütünü terör örgütü olarak tanımayanlar, örgütün kanlı eylemlerinde suç ortaklığı içindedir."
"BDP bu sürece katkı vermek isterse çözümde olumlu rol oynamak isterse oturur konuşuruz." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Müzakereye açık olduğumuzu daha önce söylemiştik. Ama biz bölücü terör örgütüyle asla müzakere etmeyiz, onlarla mücadele etmeye devam ederiz. Bölücü terör örgütüne düşen görev; elindeki silahı bırakmasıdır. Güvenlik güçlerinden silah bırakılmasını isteyenler gaflet içindedir. Güvenlik güçlerinin görevi; o silahla hem terörle mücadele etmek, hem asayişi mazlum mağduru korumaktır. Bakıyorsunuz, terör örgütü ile Suriye’deki direnişçileri aynı kefeye koyacak kadar gaflet içerisindeler. Suriye’de parlamentoya girmek isteyen insanlara seçilme hakkı verilmediği gibi Baas rejiminin oradaki zulmü karşısında kalkıp bu insanlar acımasızca öldürülüyor. Türkiye’de bir Baas rejimi yok. Eğer varsa bunun tek numunesi CHP’dir. Ve uzantısı olan BDP Palamento’da, önü açık. Ama ne yazık ki bugün yaptıkları gibi tahriklere devam ederlerse, nifak sokma girişimlerine devam ederlerse, terör örgütüyle arasına mesafe koymazsa kaybeden kendileri olur. Bölücü terör örgütünü terör örgütü olarak tanımayanlar, örgütün kanlı eylemlerinde suç ortaklığı içindedir."
BDP’YE SERT ELEŞTİRİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BDP’yi sert bir dille eleştirdi. Erdoğan, “Amerika Birleşik Devletleri’ne gidip terör örgütünü silahlı halk hareketi olarak nitelendirenler bugüne kadar bölücü terör örgütünün uyuşturucu ticaretindeki rolünü görmezden geldiler. Bu beyefendiler bölücü terör örgütünün kendi mensuplarına özellikle kızlara, çocuklara hatta kendi örgüt yöneticilerine yaptığı vahşeti görmezden geldiler. BDP, meselenin çözümüne yönelik bugüne kadar hiç iyi bir sınav vermedi.” diye konuştu.
Şırnak’ın Cizre ilçesinde terör örgütü üyelerinin özel bir dershaneyi kurşunlamasına tepki gösteren Erdoğan, “Kürt kökenli kardeşim şunu görsün; Doğu ve Güneydoğu’nun CHP’si olmak için BDP’nin bir gayreti var. BDP, CHP’nin izinden giderek bölgeyi faşizan bir baskı altına almak için elinden geleni yapıyor. Devletin tüm birimleri, istihbarat birimleri uyum ve koordinasyon içinde çalışıyorlar. Aynı şekilde devlet, bölge insanına kucaklayıcı bir tavırla yaklaşıyor. Düşünebiliyor musunuz? gidip dershaneyi rahatlıkla kurşunlayabiliyorlar. Yurtları bombalayabiliyor, kurşunlayabiliyorlar. Bunlara nasıl olur da hala iyi niyetle bakabilirsiniz?” ifadelerini kullandı.
“Terör örgütünün tüm tehditlerine rağmen, BDP milletvekillerinin tahriklerine, kışkırtmalarına rağmen oradaki kamu görevlilerimiz sabırla işlerini yapıyorlar.” diyen Erdoğan, “Doktorları tokatlayacak kadar bulunduğu temsili görevin hakkını veremeyen edep, adabın dışına çıkanların bunların içinde nasıl yer aldığını görüyorsunuz.” şeklinde konuştu.
‘TÜM İMKANLARIMIZLA BÖLGEDEYİZ’
Devletin tüm imkanlarıyla bölge insanının yanında olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Demokratik ve kültürel hakları genişleterek oradaki vatandaşlarımızın arasındayız. Bölünmüş yollarlar, okullarla, hastanelerimizle Doğu ve Güneydoğu’dayız. Ambülanslarımızla, paletli ambülanslarımızla, üniversitelerimizle, yeni okullarımızla bölgedeyiz. 9,5 yıl boyunca 35 milyar liranın üzerinde yatırım yaptık. Başta GAP ve DAP olmak üzere büyük yatırımlarımıza devam ediyoruz. Fakat size basit bir örnek; Yüksekova’da havaalanı temeli atılacak, önü kesiliyor. Temel atma törenine gelecek insanlar engelleniyor. Onlarla mücadele ediyoruz, orada havaalanı inşaatı hala devam ediyor, ama adeta savaşarak. Zaman geliyor iş makinelerini yakıyorlar. Ondan sonra utanmadan sıkılmadan ‘siz bölgeye hizmet vermiyorsunuz’ diyorlar. Tüm tehditlere rağmen müteahhitler ‘biz bu mücadeleyi sürdüreceğiz’ diyorlar. Kaçırdıkları doktorlar, hemşireler ve mühendisleri biliyorsunuz. Bunları kaçırıp kendilerine göre belirledikleri haraçları aldıktan sonra bırakıyorlar. Kim bu? Özgürlükten bahseden ve bölücü terör örgütünün uzantısı olan siyasi kanat da diyor ki ‘ biz size bu konuda yardımcı olalım’ Bu ne demek ya? Demek ki siz müşterek çalışıyorsunuz. Burada insani olmayan bir şey var, kaçırılan insanlar var. Bir taraftan ‘mağdurların yanındayım’ diyorsunuz, diğer taraftan mağdurlar üretiyorsunuz. Bu sizin özgürlükçü mücadeleniz?” diye konuştu.
Terör sorununun sadece kamunun imkanlarıyla çözülemeyeceğini belirten Erdoğan, “Özel sektörün biraz da fedakarlıkta bulunarak bölgeyi kapsama alanına alması -ki biliyorsunuz çok ciddi bir teşvik yasası çıkardık- gerekir. Özellikle birinci derecede bölgenin para sahibi, iş adamlarını kendi bölgelerine sahip çıkmaya davet ediyoruz.” dedi.
Şırnak’ın Cizre ilçesinde terör örgütü üyelerinin özel bir dershaneyi kurşunlamasına tepki gösteren Erdoğan, “Kürt kökenli kardeşim şunu görsün; Doğu ve Güneydoğu’nun CHP’si olmak için BDP’nin bir gayreti var. BDP, CHP’nin izinden giderek bölgeyi faşizan bir baskı altına almak için elinden geleni yapıyor. Devletin tüm birimleri, istihbarat birimleri uyum ve koordinasyon içinde çalışıyorlar. Aynı şekilde devlet, bölge insanına kucaklayıcı bir tavırla yaklaşıyor. Düşünebiliyor musunuz? gidip dershaneyi rahatlıkla kurşunlayabiliyorlar. Yurtları bombalayabiliyor, kurşunlayabiliyorlar. Bunlara nasıl olur da hala iyi niyetle bakabilirsiniz?” ifadelerini kullandı.
“Terör örgütünün tüm tehditlerine rağmen, BDP milletvekillerinin tahriklerine, kışkırtmalarına rağmen oradaki kamu görevlilerimiz sabırla işlerini yapıyorlar.” diyen Erdoğan, “Doktorları tokatlayacak kadar bulunduğu temsili görevin hakkını veremeyen edep, adabın dışına çıkanların bunların içinde nasıl yer aldığını görüyorsunuz.” şeklinde konuştu.
‘TÜM İMKANLARIMIZLA BÖLGEDEYİZ’
Devletin tüm imkanlarıyla bölge insanının yanında olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Demokratik ve kültürel hakları genişleterek oradaki vatandaşlarımızın arasındayız. Bölünmüş yollarlar, okullarla, hastanelerimizle Doğu ve Güneydoğu’dayız. Ambülanslarımızla, paletli ambülanslarımızla, üniversitelerimizle, yeni okullarımızla bölgedeyiz. 9,5 yıl boyunca 35 milyar liranın üzerinde yatırım yaptık. Başta GAP ve DAP olmak üzere büyük yatırımlarımıza devam ediyoruz. Fakat size basit bir örnek; Yüksekova’da havaalanı temeli atılacak, önü kesiliyor. Temel atma törenine gelecek insanlar engelleniyor. Onlarla mücadele ediyoruz, orada havaalanı inşaatı hala devam ediyor, ama adeta savaşarak. Zaman geliyor iş makinelerini yakıyorlar. Ondan sonra utanmadan sıkılmadan ‘siz bölgeye hizmet vermiyorsunuz’ diyorlar. Tüm tehditlere rağmen müteahhitler ‘biz bu mücadeleyi sürdüreceğiz’ diyorlar. Kaçırdıkları doktorlar, hemşireler ve mühendisleri biliyorsunuz. Bunları kaçırıp kendilerine göre belirledikleri haraçları aldıktan sonra bırakıyorlar. Kim bu? Özgürlükten bahseden ve bölücü terör örgütünün uzantısı olan siyasi kanat da diyor ki ‘ biz size bu konuda yardımcı olalım’ Bu ne demek ya? Demek ki siz müşterek çalışıyorsunuz. Burada insani olmayan bir şey var, kaçırılan insanlar var. Bir taraftan ‘mağdurların yanındayım’ diyorsunuz, diğer taraftan mağdurlar üretiyorsunuz. Bu sizin özgürlükçü mücadeleniz?” diye konuştu.
Terör sorununun sadece kamunun imkanlarıyla çözülemeyeceğini belirten Erdoğan, “Özel sektörün biraz da fedakarlıkta bulunarak bölgeyi kapsama alanına alması -ki biliyorsunuz çok ciddi bir teşvik yasası çıkardık- gerekir. Özellikle birinci derecede bölgenin para sahibi, iş adamlarını kendi bölgelerine sahip çıkmaya davet ediyoruz.” dedi.